cover 1 Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • cover 1
    f. 1. with ile örtmek; ile kapatmak/kapamak: Cover the bread with a cloth. Ekmeği bir bezle ört. Cover that pan with a lid. O tencereyi bir kapakla kapat. You should cover your mouth with your hand when you cough. Öksürürken ağzını elinle örtmelisin. 2. kaplamak; bütünüyle kaplayacak bir şekilde sürmek: Trees covered the sides of the mountain. Dağın yamaçları ağaçlarla kaplıydı. Cover the wound with salve. Yaraya merhem sür. 3. kapsamak, kaplamak: The farm covers one hundred hectares. Çiftlik yüz hektarlık bir alanı kaplıyor. Does that book cover the nineteenth century? O kitap on dokuzuncu yüzyılı kapsıyor mu? 4. (belirli bir miktarı) tamamlamak, bitirmek; (yolu) katetmek: We´ve only covered a small part of the book. Kitabın ancak az bir kısmını bitirdik. How many kilometers do you want to cover today? Bugün kaç kilometre katetmek istiyorsun? 5. (bir olayı) izleyerek onun hakkında bilgi vermek: Sırma´s covering the election for a news agency. Sırma bir haber ajansı için seçimi izliyor. 6. (bir miktar) (bir masrafı) ödemeye yetmek: Will ten million liras cover the cost of the tickets? On milyon lira biletler için kâfi mi? 7. against (bir şeye) karşı sigortalı olmak. 8. ateşli bir silahla birine nişan alarak (başka birini) korumak; başkasını korumak için ateşli bir silahla (birine) nişan almak; başka birine ateş ederek (birini) korumak, ateşle korumak. 9. (bir yeri) gözetim altında tutmak. 10. for (geçici olarak) (başkasının) işine bakmak: Can you cover for me while I´m out this afternoon? Bu öğleden sonra ben yokken işime bakabilir misin?